deliberately: kasten
to be revealed: meydana çıkmak / açıklanmak
trial: duruşma
accused: sanık
to go out : çıkmak
28 Ocak 2010 Perşembe
as/ or / by the time
| as | gibi | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
| as | çünkü | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
| as | madem ki | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
| as | böylesine | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
| as | kadar | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
| as | mümkün mertebe | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
madem
|
erasmus kasması
speech defect: konuşma bozukluğu
fortunately: çok şükür, allahtan
inundate:su-sel basmak / fazla miktarda bulunmak
bank: (göl , nehir) kıyı / sahil / rampa..
fulfil:yerine getirmek / to fulfil an obligation: yükümlülüğünü yerine getirme
prospective:muhtemel / gelecekte olan
hire X fire:istihdam etmek X kişiyi işten kovmak
goggle:gözleri faltaşı gibi açılmak / gözlerini devirmek - goggles: sualtı gözlüğü
otherwise:aksi halde
slightly:hafifçe / to move slightly: kımıldamak
peculiar:özgü / peculiar characteristics: acayip özellikle
forgery:sahtekârlık / evrak sahtekarlığı
ever since: ta
accomplish: başarmak / accomplishments: hünerler
judging:tahmin / muhakeme / judging by appearances: görünüşte
sue: dava açmak / talep etmek
prevent:mâni olmak, durdurmak
encounter:yüz yüze gelmek /tesadüfen karşılaşmak, rastlamak
expedition: sevk / dış ülkelerek yapılan sefer
crop up:peyda olmak / birden ortaya çıkmak
expand: genişletmek, yaymak
due to:dolayı, ötürü
stretch: çekip uzatmak , yaymak
troop:bölük, tabur, küme
ammunition:cephane, muhimmat
fair:sarışın
suntan:bronzlaşma
attempt:tesebbus
in order to:için
deteriorate:fenalaşmak / to deteriorate the public morals: halkın ahlakını bozmak
obligate:to obligate sb to do sth: birini bir şey yapmaya mecbur etmek
smuggling:kaçakçılık
fortunately: çok şükür, allahtan
inundate:su-sel basmak / fazla miktarda bulunmak
bank: (göl , nehir) kıyı / sahil / rampa..
fulfil:yerine getirmek / to fulfil an obligation: yükümlülüğünü yerine getirme
prospective:muhtemel / gelecekte olan
hire X fire:istihdam etmek X kişiyi işten kovmak
goggle:gözleri faltaşı gibi açılmak / gözlerini devirmek - goggles: sualtı gözlüğü
otherwise:aksi halde
slightly:hafifçe / to move slightly: kımıldamak
peculiar:özgü / peculiar characteristics: acayip özellikle
forgery:sahtekârlık / evrak sahtekarlığı
ever since: ta
accomplish: başarmak / accomplishments: hünerler
judging:tahmin / muhakeme / judging by appearances: görünüşte
sue: dava açmak / talep etmek
prevent:mâni olmak, durdurmak
encounter:yüz yüze gelmek /tesadüfen karşılaşmak, rastlamak
expedition: sevk / dış ülkelerek yapılan sefer
crop up:peyda olmak / birden ortaya çıkmak
expand: genişletmek, yaymak
due to:dolayı, ötürü
stretch: çekip uzatmak , yaymak
troop:bölük, tabur, küme
ammunition:cephane, muhimmat
fair:sarışın
suntan:bronzlaşma
attempt:tesebbus
in order to:için
deteriorate:fenalaşmak / to deteriorate the public morals: halkın ahlakını bozmak
obligate:to obligate sb to do sth: birini bir şey yapmaya mecbur etmek
smuggling:kaçakçılık
3 Ocak 2010 Pazar
advertising history
emergence : ortaya çıkış
salesmanship : pazarlamacılık
claim : istek
counterpart : bir başkasıyla aynı amaca hizmet eden kişi
merger : Şirket evliliği
warfare : savaş durumu
boom : çıkış
diversity : çeşitlilik
monopoly : tekel
salesmanship : pazarlamacılık
claim : istek
counterpart : bir başkasıyla aynı amaca hizmet eden kişi
merger : Şirket evliliği
warfare : savaş durumu
boom : çıkış
diversity : çeşitlilik
monopoly : tekel
semiotic 2.
interrogate : sorguya çekmek
granted : imtiyazlı, cevaben evet
sustain : devam ettirmek
legitimate : meşrulaştırmak
inequalities : eşitsizlikler
conceive : ortaya çıkarmak, düşünmek
uncovering : ortaya çıkarma
reveal : açığa vurmak
generate : meydana getirmek
maintain : devam ettirmek
autonomous : bağımsız,özerk, kendi kendini yöneten
glamorous : cazibeli
salut : hello, greetings (in French)
therefore : bundan dolayı
namely : yani şöyle ki
mere : sade, salt
whereas : oysaki
untimely : zamansız
intersubjective : Bilinçli varlıklar arasında var olan
granted : imtiyazlı, cevaben evet
sustain : devam ettirmek
legitimate : meşrulaştırmak
inequalities : eşitsizlikler
conceive : ortaya çıkarmak, düşünmek
uncovering : ortaya çıkarma
reveal : açığa vurmak
generate : meydana getirmek
maintain : devam ettirmek
autonomous : bağımsız,özerk, kendi kendini yöneten
glamorous : cazibeli
salut : hello, greetings (in French)
therefore : bundan dolayı
namely : yani şöyle ki
mere : sade, salt
whereas : oysaki
untimely : zamansız
intersubjective : Bilinçli varlıklar arasında var olan
2 Ocak 2010 Cumartesi
semiotics.
convey: iletmek, ifade etmek
component : bileşen
arbitrariness: gelişigüzellik
stress : üzerinde durmak
particular : hususi
non negotiable :devredilemez
conventional :geleneksel
tuxedo : smokin
extension :uzantı
polysemous :çokanlamlı
fleeting :geçici
accompany :eşlik etmek
complementary :tamamlayıcı
component : bileşen
arbitrariness: gelişigüzellik
stress : üzerinde durmak
particular : hususi
non negotiable :devredilemez
conventional :geleneksel
tuxedo : smokin
extension :uzantı
polysemous :çokanlamlı
fleeting :geçici
accompany :eşlik etmek
complementary :tamamlayıcı
Kaydol:
Yorumlar (Atom)
